Günümüz medyasında sürekli olarak zayıflama amaçlı bilgiler verilmekte, zayıflar ise; düşünülmemekte. Bunun tek bir sebebi olabilir, o da medya. Medya; çoğunluğa hitab etmek için kurulmuştur, ana gayesi budur. Reklam verenler de bu yüzden verirler, ticaret yapanlar da çoğunluğu düşünürler haliyle. Bu yazımda sürekli olarak azınlık konumunda kalmış (tabir-i caiz ise) insanlardan, zayıf (az kilolu) kişilerin nasıl kilo alabilecekleri konusunda ufak tefek bilgiler vermeye çalışacağım.
Bu konu nerden esti de yazdınız diye sormayın lütfen, çünkü ben de zayıfım ve Tıbbi Bitkiler ile uğraştığım için de aklıma böyle bir araştırma yapmak geldi. E haliyle bu araştırmamın da sadece ben de saklı kalmasına gönlüm razı olmadı. Her ne kadar zayıflığından şikayet edenlerin sayısı az da olsa okumanızı tavsiye ederim. Sabredin ve sonuna kadar okuyun. Çünkü bu yazımda, başlıkta da belirtiğim gibi ağırlıklı olarak hindistan cevizinin (Cocos nucifera) faydalı yönlerinden bahsedeceğim. Başlığımda kullandığım “kilo alma” ifadesi ile bu türün bir arada bulunmasının sebebi ise; hindistan cevizinin çok iyi bir kilo aldırıcı olduğunun bilimsel yazınlara girmiş olmasıdır. Anlatım usulüm bir önceki yazımdakine benzer olacak. Bir diyetisyen gözüyle bakmayın, bir Biyolog’un hobi olarak gördüğü mesleğiyle oyun oynar gibi zevk alması olarak bakın ve bu gözle okuyun lütfen. Sizinle paylaştığım bilgiler tamamen bilimseldir. Buna güvenin.
Hindistan cevizi; Latince karşılığı Arecaceae olan Palmiyegiler ailesine mensup olup, Linneaus bu türe Latince olarak Cocos nucifera ismini vermiştir. Tropikal bir türdür.
Hindistan cevizinin tüm kısımlarında şu ana kadar yapılan araştırmalarda 183 adet faydalı molekül bulunmuştur. Bunlardan 155 tanesi çekirdeğinde (119 tanesi çekirdeğinde ve çekirdek yağında, 14 tanesi hem çekirdeğinde, hem de endosperminde, 15 tanesi sadece endosperminde, 7 tanesi de sadece çekirdek kabuğunun en dış kısmında bulunan saç benzeri yapıda[Hull Husk]), meyvesinin ham halinde 8 adet faydalı molekül tespit edilmiştir. Bunun 6 adeti (Alfa terpineol, Butiroin, Etil laktat, Heptan-2-ol, Limonen, Mentol) sadece meyvenin ham halinde bulunurken, Beta sitosterol(270 ppm) ve Campesterol(30 ppm) aynı zamanda çekirdek yağında da mevcuttur. Reçine, salgı ve bitki özünde (Resin, Exudate and Sap) ise 7 adet faydalı molekül bulunmuş olup, 3 tanesi (Dihidrofazeikasit, İnozitol(690 ppm), Hidroksifazeikasit) sadece bu yapısında bulunur. Kalan 4 madde(Fruktoz, Glukoz, Rafinoz, Sukroz ) ise aynı zamanda çekirdek kısmında da bulunmaktadır.
Fruktoza bitkinin öz suyunda(22200 ppm) ve kökünde de rastlanmaktadır. Glukoz miktari 2400 ppm olup, öz suyunda(Juice) bu miktar 19700 ppm olarak ölçülmüştür. Rafinoz 900 ppm olarak tespit edilmiş olup, aynı zamanda kök kısmında da Rafinoza rastlanmıştır. Sükroz ise 134000 ppm’dir. Bu miktar öz suyunda 4300 ppm olarak tespit edilmiştir.
Hindistan cevizinin çekirdek kısmındaki toplam karbonhidrat miktarı ise 94000-334000 ppm arasında değişiklik göstermektedir.
Tabiatta bulunan 20 çeşit amino asitin 18 tanesi bu türün meyvesinin çekirdek kısmında farklı miktarlarda bulunmaktadır.
Glutamik asit: 7610-14355 ppm
Arjinin: 5460-10300 ppm
Aspartic asit: 3250-6130 ppm
Lösin: 2470-4660 ppm
Valin: 2020-3810 ppm
Serin:1720-3245 ppm
Alanin: 1700-3205 ppm
Fenilalanin: 1690-3190 ppm
Glisin: 1580-2980 ppm
Lizin: 1470-2775 ppm
Prolin: 1380-2605 ppm
İzolösin: 1310-2470 ppm
Treonin: 1210-2285 ppm
Tirozin: 1030-1945 ppm
Histidin: 770-1455 ppm
Sistin(Disistein): 660-1245 ppm
Metiyonin: 620-1170 ppm
Triptofan: 390-735 ppm
Ayrıca; polipeptid zincirine girdikten sonra meydana gelen değişimler sonucu ortaya çıkan Hidroksiprolin(endosperm kısmında)’ in miktarı ise ölçülemeyecek kadar azdır.
Çekirdeğindeki toplam ölçülen protein miktarı: 32000-77000 ppm.
Yağ Asitleri:
Yazımın en önemli kısmını da bu bölüm oluşturmakta:
Lorik Asit(C12:0): 25754-431400 ppm. Hiperkolesterolemik!!
Kimyasal muhteviyatı ölçülen yüzlerce bitki arasından en fazla Lorik asit ihtiva eden tür Cocos nucifera’dır.
Miristik asit(C14:0): 7650-133015 ppm Hiperkolesterolemik!! (ve aynı zamanda kanserden koruyucu)
Palmitik Asit(C16:0): 4380-75495 ppm Hiperkolesterolemik!!
Kaprik asit(C10:0): 2628-69743 ppm.
Kimyasal muhteviyatı ölçülen yüzlerce bitki arasından en fazla Kaprik asit ihtiva eden tür Cocos nucifera’dır.
Kaprilik asit(C8:0): 3154-68305 ppm.
Kimyasal muhteviyatı ölçülen yüzlerce bitki arasından en fazla Kaprilik asit ihtiva eden tür Cocos nucifera’dır.
Oleik Asit(C18:1)(n-9): 2920-58958 ppm Hiperkolesterolemik!! (Aynı zamanda kanserden koruyucu)
Stearik Asit(C18:0): 584-32710 ppm Hiperkolesterolemik!!
Linoleik asit(C18:2): 584-18694 ppm Hipokolesterolemik
Kaproik asit(C6:0): 117-3600 ppm.
Çekirdeğindeki “FAT” olarak bilinen katı yağ miktarı; 58400-719000 ppm arasında olup, fat miktarı ölçülen yüzlerce tür arasından Cocos nucifera; en fazla “fat”ihtiva eden 6. tür olarak yazınlardaki yerini almıştır. (En fazla katı yağ ihtiva eden tür ise Latince karşılığı Persea americana olan Avokadodur. Avokadonun meyvesindeki fat miktarı; 64000-864000 ppm arasında değişiklik göstermektedir.)
SFA olarak da bilinen doymuş yağ asitleri oranı miktarı 296980-560235 ppm dolaylarında,
MUFA olarak bilinen tekli doymamış yağ asitlerinin miktarı 14250-26880 ppm arasında,
PUFA olarak bilinen çoklu doymamış yağ asitlerinin oranı ise; 3660-26880 ppm arasındadır.
Kilokalori bazında Hindistan cevizi ve Avokado karşılaştırıldığında Hindistan cevizinin çekirdeğindeki toplam kilokalorinin ppm değeri(2960-7050 ppm); avokado meyvesinininkinden (940-6700 ppm) daha yüksek ve daha kararlı çıkmaktadır.
Avokadodaki SFA miktarı 24370-94700 ppm, MUFA miktarı; 96080-373400 ppm, PUFA miktarı ise 19550-76000 ppm arasındadır.
Bu karşılaştırmalardan çıkaracağımız sonuç ise; konuya kilo alma yönünden bakıldığında avokadonun hindistan cevizinden daha avantajlı olduğudur. Ama işin içerisine maddiyatı da kattığımız zaman ben hindistan cevizini tercih ederim. Yine aynı türlere sağlık yönünden baktığımızda ise; kilo almak isteyenlerin bol bol ve düzenli olarak avokado tüketmelerini tavsiye ederim. Çünkü doymuş yağ asiti miktarlarını karşılaştırdığımızda avokado meyvesinde bu miktar, Hindistan cevizine kıyasla oldukça düşüktür. Doymamış yağ asitlerinin miktarlarını kıyasladığımızda ise (MUFA ve PUFA); tersine avokado meyvesindeki doymamış yağ asiti miktarı daha fazladır.
Sizin de bildiğiniz gibi doymuş yağlar nerden gelirse gelsin insan sağlığı için zararlıdır. Bunlar zamanla damarlarda birikerek damar tıkanıklıklarına yol açar. Bu tıkanıklık koroner damarlarda olursa kalp krizine, beynin kılcal damarlarında meydana gelirse beyin felcine ya da unutkanlık, hafıza kaybı gibi rahatsızlıklara, periferalde ortaya çıkarsa o bölgeye giden kan miktarının azalmasından dolayı bölgenin ölmesine yol açar. Bitkisel margarin firmalarının reklamlarında gördüğünüz kolesterol teriminden bahsediyorum size. Kandaki kolesterol miktarı arttıkça da yüksek tansiyon ortaya çıkacaktır. Çünkü damarların çeperinde sinsice birikmeye devam eden kolesterol; damar çapını küçültecek, dolayısıyla da o bölgeden geçmekte olan kan sıvısının eski haline kıyasla daha tazyikli bir şekilde ilerlemesine sebeb olacaktır. Bu da nam-ı diğer hipertansiyonu ortaya çıkaracaktır. Zamanında tedbir alınmazsa söz konusu bölgenin tıkanmasına yol açacaktır. Doymuş yağ asidi bakımından zengin gıdalarla beslenen bir insanın yukarıda bahsettiğim rahatsızlıklardan biriyle veya birden fazlasıyla ilerleyen yaşlarında karşılaşma ihtimali çok yüksektir. Size tavsiyem mümkün olduğunca doymamış yağ asitleri bakımında zengin gıdalarla beslenmenizdir.
Netice itibariyle konuya şişmanlama yönüyle baktığımızda maddiyatının yetiyorsa avokado yeyin, yetmiyorsa Hindistan cevizi. (Aşırıya kaçmadan)
Mineraller:
Çekirdek kısmındaki miktarları:
2560-11491 ppm Potasyum,
830-2400 ppm Fosfor,
440-1370 ppm Kükürt,
1100 ppm Azot
1007 ppm Klor,
300-770 ppm Magnezyum
145-626 ppm Sodyum
71-476 ppm Kalsiyum,
370 ppm Silisyum
9-281 ppm Mangan
20-50 ppm Demir,
9-25 ppm Çinko
16 ppm Rubidyum(Ru),
7,2 ppm Alüminyum,
5,6 ppm Titanyum,
3-5,2 ppm Bor,
4 ppm Brom
3,2-33 ppm Bakır,
2,8 ppm Stronsiyum(Sr),
2,7 ppm Flor,
2,1 ppm Nikel, ,
1,5 ppm Kalay
0,7 ppm Kurşun
0,3 ppm Tungsten(Wolfram,W) ve İyot,
0,2 ppm Krom ve Kobalt,
0,1 ppm Civa, Antimon(Sb), Baryum, Sezyum, Europium(Eu), İterbiyum,
0,04 ppm Samaryum(Sa, Sm),
0,03 ppm Kadmiyum, Lantan ve Molibden
0,02 ppm Arsenik,
0,01 ppm Lutesyum(Lu),
0,002 ppm Skandiyum(Sc) ve Selenyum,
0,004 ppm Vanadyum ölçülmüştür.
Vitaminler:
Alfa tokoferol olarak da bilinen E vitamininin miktarının 7-13 ppm arasında olduğu belirtilmekte,.
Askorbik asit(C vitamini)’in miktarı ise 20-88 ppm arasında,
Niasin 5-10 ppm arasında,
Riboflavin 0,2-0,7 ppm arasında,
Tiamin 0,3-1 ppm
Fillokinon (K1 vitamini) 0,005 ppm
Çekirdeğinde bulunan Lif miktarı 30000-115000 ppm arasında olup, en fazla lif miktarına sahip tür Rouvolfia serpentina’dır. Rouvolfia serpentina’nın çekirdeğindeki lif miktarı 565000-755000 ppm arasındadır. Bu tür Himalaya dağlarının eteklerinde yetişmekte olup, Hindistan’da eskiden beri kullanılagelmektedir. Bu tür; köklerinde ihtiva ettiği Rezerpin maddesinden dolayı hipotensif(tansiyon düşürücü) olarak tanınmaktadır. Aynen Rezerpin maddesi gibi, lifinin de hipotensif özelliği bulunmaktadır ve lif bakımından en zengin tür gene Rouvolfia serpentina’dır. Lifin aynı zamanda müshil ve kanserden koruyucu etkilere sahip olduğunu da belirtelim.
Ham meyvesinde bulunan fitosteroller:
Beta sitosterol 270 ppm, Campesterol 30 ppm, toplam fitosterol miktarı ise; 470-885 ppm olarak tespit edilmiştir.
Fitat 2300-2370 ppm (Fitik asit (inositol hekzofosfat (IP6) yada fitat) birçok bitki hücresinde depo halinde bulunan fosfordur. Özellikle buğday, pirinç, arpa, çavdar gibi bitkilerde ve fasulyede bulunur. İnsanlar bu yapıdaki fosforu sindiremezler çünkü insanlarda bu yapıyı parçalayabilen fitaz enzimi yoktur. Fitaz enzimi fitik asitten fosforu ayırmak için gerekli olan bir enzimdir.
Fitik asit, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko gibi önemli mineraller ile bağ oluşturur ve mineraller fitat tarafından serbest bırakılmadığı için ve vücutta bulunmadığı için vücudun mineral eksikliğine neden olur. İnsanlar, özellikle çocuklar ve gelişen ülkelerdeki çocuklarda, vücut için gerekli temel mineralleri az miktarda alım sonucunda istenmeyen etkiler görülebilir. Gelişen ülkelerde en çok izlenen yol, tahıl ve tohumların fermantasyonu ile bu minerallerin kullanılabilirliğini arttırmaktır. Birçok bakteri fitaz enzimini etkin hale getirir. Laktik asit bakterileri tarafından tahıl ve tohumların fermantasyonu sonucu, fitat molekülü parçalanarak minerallerin kullanılabilirliği (biyo aktivitesini) arttırılmıştır.
Son zamanlarda, fitik asitin kanseri önleyici bir özellikte olup olmadığı hususunda araştırmalar yapılmış ve bu araştırmaların sonucunda, fitik asitin prostat, göğüs, pankreas ve kolon kanserlerine karşı bazı önleyici etki gösterdiği ortaya çıkmıştır. Fakat, bunun mekanizması henüz anlaşılamamıştır.) (1)
Çekirdeğinde bulunan Salisilat miktarı 2-3 ppm dir. İncelen türler arasında en fazla Salisilata sahip tür Thymus vulgaris(Kekik) olup, yapraklarındaki Salisilat miktarı 180-1830 ppm arasında değişmektedir.
Glukozun şeker alkole indirgenmiş hali olan D-Sorbitolün endospermdeki miktarı 15000 ppm’dir.
Bitki özünde bulunan İnositol miktarı 690 ppm olarak ölçülmüş olup saç sağlığı ve kolesterol yıkımı özellikleriyle fark edilir. Bazı tip şampuanlarda Hindistan cevizi kullanılması boşuna değildir. Fakat İnositol miktarı bezelye(Pisum sativum) meyvesinde yaklaşık iki kat daha fazladır. O zaman neden şampuanlarda bezelye kullanılmıyor şeklinde bir soru gelebilir aklınıza. Bunun birden fazla cevabı var. Bunlardan bir tanesi de kanımca, inositolün hindistan cevizinde bitki özünde bulunurken, bezelyede meyvelerinde bulunmasıdır. Ama kapsamlı bir araştırma yapmadan sizlere kesin bir bilgi vermek istemem. Onu da inşallah şampuanlarla alakalı yapacağım kapsamlı bir araştırmadan sonra sizlerle paylaşırım.
Hindistan cevizinin çekirdeğinde bulunan bütün bu saydığımız moleküllerin sinerjisiyle 81 adet fayda ve kullanım alanı ortaya çıkarılmıştır.Bunlardan bazıları;
Saçları siyahlaştırıcı etkisinin yanı sıra, saç dökülmesi ve kelliğe karşı kullanılabilmekte.
Solucan düşürücü özelliğinin yanında, antidot olarak da kullanılabilen hindistan cevizi; aynı zamanda antiseptik özelliğe de sahip.
Afrodizyak etkisinin yanısıra kadınlarda adet yokluğuna ve ağrılarına, buna ek olarak aşırı menstruasyona karşı da kullanılabilmekte.
Çıbanlara, abselere, su toplanmalarına, yara, bere, ezik, morarma ve yanıklara karşı kullanımıyla birlikte, kurdeşen ve yılancık gibi cilt tedavilerinde de fayda sağlamakta.
Astım ve bronşite iyi gelen bu tür, aynı zamanda öksürük kesici niteliktedir.
Müshil ve idrar söktürücü etkilerinin yanı sıra, zührevi hastalıkların tedavisinde de kullanılan bu mucizevi tür;. kanamayı durdurucu özelliğe de sahiptir.
Diş ağrılarına karşı iyi geldiği bilimsel yazınlarda yer bulmuş olan bu tür, diş temizleyici olarak da biz insanoğluna iyi yüzünü göstermeye devam etmekte.
Depuratif (Temizleyici), ve taş düşürücü özelliğinin olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
Başlığımızda da belittiğimiz gibi, zayıflığa karşı şişmanlatıcı etkiye de sahiptir.
Yüce yaratanın biz insanoğlunun hizmetine sunduğu bitkiler aleminin nadide parçalarından bir tanesi olan Hindistan cevizi ile alakalı keşifler devam etmektedir.
Bilim ve dua ile…
(1) www.food-info.net
NOT: Bu bilgilerin hazırlanmasında ağırlıklı olarak Dr. Jim Duke’nin veri tabanından faydalanılmıştır.
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!