Tarım ve hayvancılık, insanlık tarihinin vazgeçilmez unsurudur. Bu geçmişte önemini yitirmediği gibi, gelecekte de tarımsız bir toplum düşünülemez. İnsanın en temel beslenme kaynağı, tarım ve hayvancılıktır. Durum böyle iken, en ucuz iş gücü ve en kolay kaynaktan bu ürünleri elde etme hevesi, toplumlarda sömürü düzenini yerleştirmiştir.

Geri kalmış toplumları incelediğimizzaman, bütün sektörler arasında, tarım sektörünün en ilkel şartlardaişletildiğini görürüz. Hak ve hürriyetlerini idame edememiş bir topluluk, herzaman için ucuz işgücü kaynağıdır. Böyle bir topluluk içerisinde insanlarıkobay olarak da kullanabilirsiniz. Hatta, genetiğini değiştirdiğiniz bir ürününtescillenmesi aşamasında, insanlara ne gibi etkiler oluşturduğunu denemek için,böyle toplulukları ucuz pazar olarak da görebilirsiniz.  Geri kalmış bir toplumun, sorgulama hakkı elindenalındığından, ahlaklı olmayan bir takım bilim çevrelerine laboratuar ortamıoluşturulmuş olur.

Tarım ve hayvancılığın geliştirilmesidemek, o toplumun temiz ve sağlıklı gıdaya kolay yoldan ulaştırılması demektir.Sağlıklı bireyler, beslenme ve giyim tarzını en doğru şekilde belirleyen ve budoğrultuda yaşam tarzı geliştiren kişilerdir. Bilinçli, refah seviyesi yüksektopluluklar, hak ve hürriyetlerini sorgulayan, demokratik ortamlarda hakkınıarayan kişilerdir. Böyle topluluklara, zorla bir tarz dikta ettirilemez. Butopluluklar için şimdiki zaman dışında gelecek zaman da önemlidir. Çevre vetoplumu tehdit eden korsan girdiler bu toplumlarda barınamazlar. Sivil toplumörgütleri ile güçlenmiş bilinçli toplumlar, anında tepki mekanizmalarınıçalıştırarak savunma yaparlar.

Ülkemize baktığımız zaman, geri kalmış birtarım sisteminin bu ülkeye yetmediğini ve hatta hızlı yenilenmeleriningerektiğini görmekteyiz. Bu kapsamda, tarımda bilinçlilik düzeyininarttırılması ve hayata geçirilmesi konusunda atılan adımlar ve yapılangirişimler ümit vermektedir. Tarımda ele alınan reformlar, hayata geçirildiğitakdirde, ülkemizde tarım ve hayvancılık alanında hızlı ilerlemelere şahitolabiliriz. Şimdiye kadar, çiftçilerimiz ve besi hayvancılığı yapan kişilertabiri caizse kendi başının çaresine kendileri bakmıştır. Bu durum, ucuz işgücüve sömürülmüş bir emekle sonuçlanmakta idi. Gerçekten, atılan adımlar hızlı vekararlı bir şekilde hayata geçirilirse, tarım ve hayvancılık sektörü ülkemizeyakışır bir seviyeye çıkartılabilir.

Ülkemizin iyi bir noktaya gelebilmesi için,fert olarak ne yapabileceğimizi sorgulamamız gerekmektedir. Bu noktada,materyalist bir düzene alışmış olan zihniyet, emek-para ilişkisini öneçıkartmaktadır. Bu durumda, sizin ne kadar emek harcayacağınız, ne kadarkazanacağınızla orantılı olarak artar. Böyle bir sistem içerisinde, ücretipeşin olarak belirlenen kamu görevlilerinin ekstradan emek harcaması,idealistlik olarak yorumlanır. Özel kuruluşların da, pazar payı edinebilmesiiçin oluşturduğu ortam, Pazar payını arttırıyorsa, bu ortamı daha çokgenişletebilmek için emek harcar. Bunun için  arz-talep göz önünde bulundurulur. İnsanlar,sağlıklı ve temiz olanı tercih etmediği sürece, arzda bu yönde bir çabagörülmez.  İnsanların bilinçlenmesi,hakkını sorgulaması arttıkça, insanlara sunulan hizmetin kalitesi de artar.

İnsani değerlerimize sahip çıktığımızölçüde, gelişmelerden en iyi bir şekilde istifade edebiliriz. Değerlerinyitirildiği bir toplulukta, fiyatlardan bahsedilir. “Her şeyin bir fiyatıvardır” gibi yanlış bir kanıya düşersek, bizi motive edecek değerlerimiz yeriniiçi boş reklamlara bırakır. Yakın komşumuz Yunanistan da gördüğümüz gibi, içiboş projelere AB tarafından aktarılan paralar, ülkelerinin gelişmesine katkıdabulunmamış, hatta ülkeyi bir uçurumun kenarına sürüklemiştir.

Gerçekten, uluslararası düzeyde tarımıngelişmesini istiyorsak, bizler tarım sektörüne gönül veren kişiler olarak,gelişmelerin nesnesi değil öznesi olmalıyız. Basit kavram kargaşalarını bırakıpgloballeşen dünyada, gelişmeleri ivedilikle takip edip, uygulamaya koymalıyız.Burada, tüm benliğimizle amacımız gelişmelere katkı sunmak olmalıdır. Tarımsektöründe birbirine zincirlemesine bağlı olan yapıları kuvvetlendirmeli, ucuzişgücü ve sömürülmüş emeğe karşı hep birlikte kalıcı çözümler aramalıyız.

Bizler ülkemiz için sadece şimdiye değil,geleceğe yatırım yapacak kadar ufku geniş, gemileri karadan yürütecek kadargözü kara bir milletiz.

 

Emine Aktaş
ZiraatMühendisi

Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!